Birbirini ahenkle izleyen rengarenk desenler, kıvrımlı ve bir o kadar grotesk hatlar ve gizemini yüzyıllardır koruyan klasik niteliğindeki mimari yapılar… Barselona’yı İspanya’daki diğer şehirlerden ayıran en büyük özelliklerinden biri, işte bu uzun tasviri virgülünden noktasına dek hak eden görkemli yapıları. Kent dokusu ve karakterini var etmenin yanı sıra; geleceğin mühendisleri, sanatçıları, tasarımcıları ve mimarları için bir ödev niteliğinde olan bu yapılar, günümüzde dahi olarak anılacağından habersiz olan Gaudi tarafından tasarlandı. Peki, bu eşsiz yapıların temelinde yer alan yaratıcı düşüncenin ilham kaynağı ne? Gaudi günümüzde neden bir dahi olarak görülüyor? Gaudi’nin yapıları Barselona için ne anlama geliyor? Sorular fazla olsa da cevaplar çok daha kısa olacak. Hazırsanız başlayalım…
Esin Kaynağı: Doğa
Gaudi yapılarının ana çıkış noktası olan Art Nouveau; endüstri devrimiyle beraber gelişen ve temel olarak kabul edilen mutlak mimari değerlere doğrudan karşı çıkmasıyla büyük ilgi görür. Art Nouveau akımının en etkileyici yanı; tasarımlarında, çiçek sapları, tomurcuklar, asma dalları, böcek kanatları gibi kıvrımlı ve doğadan ilham alan, tamamen doğal öğeler kullanmasıdır. Doğa ve hayal gücünün senteziyle ortaya çıkan bu eserler, izleyicisinin zihninde adeta fantastik bir dünyada gezintiye çıktığı hissini uyandırıyor. Demir, cam, seramik ve tuğla işçiliği ile yapılmış sütunların ve kirişlerin yayılan dallar ve kalın sarmaşıklar haline gelen pencereler ise bu hissi güçlendiriyor.
Gaudi ve Art Nouvaeu
İspanya’da Art Nouveau akımının (Modernismo olarak anılır) öncülerinden olan Antoni Gaudi, 16 yaşındayken evini terk eder ve mimarlık okuluna başlamak arzusuyla Barselona’ya taşınır. O dönem Katalonya’nın politik eğilimi olan anarşizm, kendisiyle bağdaştırdığı özgürlükçü ve sıradışı bakış açısının temellerini oluşturur. Gaudi’nin fazlasıyla etkilendiği akımlar; Modernismo, Gotik ve Mauresk’tir. Bu üç akımı birleştirerek kendine özgü mimari tarzını yaratan Gaudi, daha önce kullanılmamış malzemeler keşfeder ve özgün renk skalalarını tercih eder.
Eserlerin Ortaya Çıkışı
Gaudi, 1870’li yıllarda sınırları zorlamayı ve hatta kaldırmayı amaçlayan Fransa kökenli “Avantgarde” akımının da etkisinde kalır. Gaudi bu süreçte; düzenli olarak “Cercle St. Luke” ve “Ateneu Club” gibi, sıklıkla entelektüel tartışmalara sahne olan mekanlarda vakit geçirmeye başlar. Bu sayede Eusebi Guëll gibi birçok fikir lideri ile tanışır. Avrupa’da çok seyahat eden Güell ile kurduğu arkadaşlık, mimari konusunda ufkunun genişlemesine yardımcı olur. Güell, Gaudi’nin “Entretients sur l’Architecture” adlı kitabına da ilham kaynağı olur. Gaudi’nin Güell ailesi için özel bir yapı tasarlaması, bu anlamda pek de tesadüf sayılmaz.
Gaudi ve En Önemli Eserleri
Gaudi’yi en çok etkileyen ve onu yeni materyaller ile yeni biçimler yaratmaya teşvik eden Art Nouveau akımı; aynı zamanda sanatçının “kendi yolunu” keşfetmesine yardımcı olmuştur. Akdeniz’in en çok turist alan şehirlerinden biri olan Barselona’da görülmesi gereken birçok mimari yapının Gaudi tarafından tasarlandığını söyleyebiliriz. Öyle ki; bugün hala binlerce ziyaretçi, bu yapıları görmek için her yıl Barselona’ya seyahat ediyor.
La Sagrada Familia
Gaudi dendiğinde akla gelen ilk yapılardan biri olan La Sagrada Familia’nın (Kutsal Aile Bazilikası) yapımına 1882 yılında başlandı ve 1883 yılında bu yapı, Gaudi tarafından devralındı. Diagonal Bölgesi’nde yer alan kilise hem tasarımıyla hem de hikayesiyle saygı duyulacak bir yapı olmayı sonuna dek hak ediyor. Yapının her bir ayrıntısı dini sembollerle işleniyor ve her bir noktasında birbirinden farklı hikayeler yer alıyor. Örneğin; bazilikanın üç anıtsal cephesinden her biri, İsa’nın varlığının üç önemli olayından birini temsil ediyor. Gaudi’nin kilisenin yüksekliğini 172.5 metre olarak planması da, sanatçının dini motiflerden ne denli esinlendiğini gösteriyor. 1883 yılından 1926 yılına kadar kilisenin yapımıyla ilgilenen Gaudi, 1908 yılından itibaren kiliseyi bitirmek amacıyla başka bir projede yer almıyor. Şehrin en yüksek noktası olan Montjuic Tepesi’nden sadece birkaç santimetre kısa olacak şekilde yapımına devam edilen La Sagrada Familia “Bitmeyen Kilise” olarak da anılıyor. Kilisenin tamamının, Gaudi’nin ölümünün 100. yılı olan 2026’da tamamlanması bekleniyor.
Geçtiğimiz aylarda Barcelona Belediyesi 136 yıldır tamamlanamayan kilise ile varılan imar anlaşmasının tarihi ve dolayısıyla geçersiz olduğunu öne sürdü. Bu yüzden, kilise imar izni alabilmek için Barcelona Belediyesi’ne 35 milyon avro ödeme yapacağını duyurdu. Belediyeye yapılacak bu ödemeler, kiliseye ulaşımın ve kilise çevresindeki mahallelerin iyileştirilmesi için kullanılacak. Kilisenin kendine ait bir de Instagram hesabı bulunuyor. Kilisede yaşanan gelişmeleri anlık takip edebilir ve Gaudi’nin tasarımındaki ince detayları uzaktan da olsa keşfedebilirsiniz.
Park Güell
Güell ailesinin soyluluklarının bir sembolü olması amacıyla özel olarak sipariş üzerine inşa edilen Park Güell, 1926 yılında ziyarete açılmış ve günümüzde Barselona’yı tepeden görmek isteyenlerin en önemli adreslerinden biri olmuştur. İlk zamanlarda içerisinde özel konutların yer aldığı özel bir site olarak planlanan proje, Güell ailesinin vefatı ve beklenilen talebi görmemesi nedeniyle belediyeye devredilmiş. Barselona Belediyesi de bu alanı dev bir şehir parkına dönüştürmüş. Gaudi’nin dokunuşları ise tam olarak bu esnada devreye girmiş; sanatçı, park içerisindeki şato ve merdivenleri tasarlamış. Park Güell, Gaudi’nin zengin hayal dünyasını yansıtan, en renkli eserlerinden biridir. Yapıların büyük bir kısmı renkleri içeren seramik parçalarından yapılmıştır ve parkın genelinde mozaiklerle dolu eserler hakimdir. Park Güell, 1984 yılında UNESCO Kültür Mirasları listesine girmiştir.
Casa Mila
Gaudi’nin La Sagrada Familia’dan sonra en çok ilgi gören eserlerinden bir tanesi de Casa Mila’dır. 1910 yılında yapımı tamamlanan bu eseri diğerlerinden ayıran özelliği, keskin hatları reddeden, yumuşak ve kavisli bir tasarıma sahip olmasıdır. Gaudi bu apartmanın yapımında doğal taşlar kullanmıştır. Bu yüzden de bu yapıya İspanyolca Taş Ocağı anlamına gelen La Pedrera ismi verilmiştir. Eser, uzaktan bakıldığında da dalgalı bir denize benzemektedir. Casa Mila, 1984 yılında UNESCO Kültür Mirasları listesine girmiş ve o günden sonra ziyarete açılmıştır. Casa Mila’nın, ziyaretçileri için en ilgi çekici noktası, 20’den fazla bacanın yer aldığı ve gerçeküstü bir bahçeyi andıran çatısıdır. Kıvrımlı patika yolları, merdivenleri, bacaları ve Barselona manzarasıyla Casa Mila görülmesi gereken yerler listenizde mutlaka olmalı.